“Göz Yuvarı” Nasıl Yazılır? Dil, İktidar ve Görmenin Siyaseti Üzerine Bir Yorum
Bir siyaset bilimci için göz yalnızca bir organ değil, iktidarın en keskin metaforlarından biridir. Görmek; denetlemek, tanımlamak, hatta yönetmektir. Peki, “göz yuvarı” dediğimizde yalnızca anatomik bir gerçeklikten mi söz ederiz, yoksa toplumların iktidar yapısına sinmiş bir görme rejiminden mi?
Bu yazı, hem TDK’ye göre doğru yazımı hem de “göz” ve “bakış”ın iktidar, toplumsal cinsiyet ve vatandaşlık kavramlarıyla nasıl kesiştiğini irdeleyen bir analizdir.
TDK’ye Göre Doğru Yazım: “Göz Yuvarı” Ayrı Yazılır
Türk Dil Kurumu’nun imla kılavuzuna göre kelimenin doğru yazımı “göz yuvarı” şeklindedir. Bitişik veya tireli biçimler (“gözyuvarı”, “göz-yuvarı”) yanlıştır. Çünkü bu ifade bir isim tamlamasıdır; “göz” tamlayan, “yuvarı” ise tamlanandır. Tıpkı “göz bebeği”, “kulak zarı”, “kalp atışı” örneklerinde olduğu gibi, iki kelime arasındaki anlam bağı korunduğu için ayrı yazılır.
Ancak dil yalnızca yazım kurallarıyla sınırlı değildir. “Göz yuvarı” aynı zamanda bir bakış düzeninin, bir iktidar ilişkisinin de metaforu haline gelmiştir. Bu nedenle doğru yazımı tartışmak, aynı zamanda doğru “bakışı” tartışmak anlamına gelir.
Bakışın Siyaseti: Kim Kimi Görür?
Göz tarih boyunca iktidarın simgesidir. Devlet, vatandaşı “göz altında” tutar. Kurumlar, toplumu gözlemler. Ve birey, sürekli olarak bir bakışın hedefi haline gelir. Bu durum, Michel Foucault’nun “Panoptikon” kavramında olduğu gibi, modern toplumların sessiz gözetim rejimini tanımlar. Herkes birbirini görür, ama kimse gerçekten görülmez.
O halde şu soruyu sormak gerekir: Demokratik bir toplumda göz kimin gözüdür? Devletin mi, halkın mı, yoksa görünmez bir ideolojinin mi?
Erkek ve Kadın Bakışlarının Siyasal Farkı
Siyaset bilimi literatüründe erkek ve kadın bakışlarının dünyayı algılama biçimleri farklıdır. Erkek bakışı, genellikle stratejik, denetleyici ve iktidar odaklıdır. Bu bakış, karar mekanizmalarını yukarıdan şekillendirir. “Göz yuvarı” burada bir komuta aracıdır: bakış yönlendirir, sınırlar, emreder.
Öte yandan, kadın bakışı ise daha yatay, katılımcı ve ilişkiseldir. Kadınlar, politik süreçleri “görme”yi bir kontrol aracı değil, etkileşim alanı olarak kavrar. Bu, görmenin demokrasiyle buluştuğu noktadır. Kadın gözü, gözetim için değil, iletişim için açılır.
Şu soruyu sormak gerekir: Toplumlar erkek gözünün stratejik dar koridorundan mı bakıyor, yoksa kadın gözünün geniş yansıma alanından mı?
“Göz Yuvarı”nın Politik Metaforu
“Göz yuvarı”, fiziksel bir terimden fazlasıdır; iktidarın yuvarlanma biçimini anlatır. Yuvarlaklık, çevrimsel bir bakışı ima eder — tıpkı iktidarın el değiştirmesi gibi. Tarih boyunca rejimler, ideolojiler, kurumlar da bir “göz yuvarı” gibi dönüp durmuştur. Görmenin yönü değişir ama bakışın kendisi hep kalır.
Bu açıdan “göz yuvarı”, devletin gözü ile vatandaşın bakışı arasında bir geçiş alanıdır. Kurumlar, bu alanda kim kime bakıyor sorusunu yeniden tanımlar. Bu sorunun cevabı, demokratik dengeyi belirler.
İdeoloji ve Görme Biçimi: Kim Görünür, Kim Saklanır?
İdeoloji, bir toplumun görme biçisini belirler. Medya, eğitim, din ve hukuk gibi kurumlar, neyin görünür olacağını, neyin karanlıkta kalacağını tayin eder. Bu süreçte, “göz yuvarı” bir simgeye dönüşür: Görmek, artık görmek değil, görülmesi isteneni görmektir.
Bir siyaset bilimci olarak sormak gerekir: Gözümüz ideolojik mi bakıyor, yoksa özgür mü? Eğer her bakış bir seçme eylemiyse, seçmediğimiz şeyler kimin karanlığında saklanıyor?
Vatandaşlık ve Görme Hakkı
Demokratik bir toplumda “görme hakkı” da bir vatandaşlık hakkıdır. Bilgiye erişim, şeffaflık, denetim mekanizmaları hep bu “görme”nin kurumsal biçimleridir. Bir yurttaş, devletin gözünde bir nesne değil, göz hakkına sahip bir özne olmalıdır.
Ancak pratikte durum farklıdır. Bürokratik sistemler, vatandaşın gözünü kapatır; iktidar kendi bakışını “mutlak” kılar. İşte bu noktada “göz yuvarı” metaforu yeniden anlam kazanır: Yuvarlaklık, bakışın sürekli geri dönmesini, bir tür kendi içine kapanmayı temsil eder. Bu kapanmayı kırmak, demokrasinin asıl meydan okumasıdır.
Sonuç: Dilin İktidarı, Gözün Siyaseti
“Göz yuvarı” TDK’ye göre ayrı yazılır; ama siyaset bilimine göre hiçbir “göz” ayrı değildir. Her bakış bir güç ilişkisini taşır. Yazım kuralları bile, iktidarın dil üzerindeki düzenini gösterir. Belki de esas soru şudur: Biz dili mi görüyoruz, yoksa dil mi bizi görüyor?
“Göz yuvarı” üzerine konuşmak, yalnızca bir imla meselesi değil; görmenin ahlâkını ve siyasî düzenin anatomisini tartışmaktır. Çünkü bazen en küçük kelime, en derin iktidar ilişkisini ifşa eder.
Kaynakça
- Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük, “göz yuvarı” maddesi.
- Michel Foucault, Panopticism (1975).
- Hannah Arendt, The Human Condition (1958).
- Judith Butler, Gender Trouble (1990).
- Simone de Beauvoir, Le Deuxième Sexe (1949).